İçimizden Biri...

İçimizden Biri...

Eczanelerimizde hepimiz de günlük benzer şeylerle meşgul oluyoruz. Gelen reçetelerin karşılanması, hastaların ve müşterilerin talepleri, depolardan yapılan sipariş neticesi gelen ilaçlar, mümessil ziyaretleri, kurum reçeteleri karşılarken yapılan rutin işlemler, çalışanlarımız ve kendi işlerimizle gündelik yaşamımız bir şekilde benzerlikler gösteriyor.

Uzun ve zorlu bir eğitim neticesi biz eczacılar eczane tercihleriyle toplumun her kesimiyle sürekli muhatap olmaya başlıyoruz. Eğitim süresince teorik dersler, pratik derslerle edindiğimiz bilgi haricinde eczanelerimizde okulda öğrenemediklerimizle de tecrübe kazanıyoruz. Eczacılık mesleğimizin dışında eczanemizin konumu ve sosyoekonomik çevrenin de etkisiyle her ne sebeple olursa olsun bize danışan her kim olursa olsun eczacılık mesleği harici beklentiler de oluyor sıklıkla. Yeri geliyor bizim hekim, avukat, mühendis, öğretmen, farklı alanlardan bir yetkili, aileden bir birey gibi olmamız isteniyor. Eczanelerimiz kolay ulaşılabilen, koşulsuz ziyaret edilebilen konumda olduğu için kapıdan içeri girenler de bir o kadar çeşitlilik arz ediyor. Mesleki kurallarımızın izin verdiği, yasal zorunluluklarımızın gerektirdiği, kişisel tercih ve yeteneklerimizin de etkisiyle bizlere danışan, eczanemize gelen neredeyse herkesle bir şekilde temas kuruyor, onlarla muhatap oluyor ve taleplerini karşılamaya çalışıyoruz.

Mesleki anlamda eczanelerimizde bizler dediğim gibi benzer şeyleri yaşıyor, mesleğimizi sürdürmeye çalışıyoruz. Eczanelerimizde mesleki faaliyet harici farklı işlerle uğraşmak hem yasal anlamda mümkün olmuyor hem de farklı uğraşılar için vaktimiz olmuyor. Mesai saatleri içinde eczanelerimizden kolay kolay ayrılamıyoruz. Eczanelerimizde ailemizden daha fazla vakit geçirdiğimiz başka bir gerçek. 

Uzunca bir süredir ilk açtığım yerimde eczanemi işletiyorum. Benim eczanem semt eczanesi konumunda. Gelen tüm hasta, müşteri ve yakınlarını eczanemde birebir karşılayıp onlarla tek tek ilgilenmeye çalışıyorum. Bir süre önce eczaneme gelen hasta ve yakınları yanındaki minik misafirlerimizin bekleme esnasında sıkıldıkları zaman onları rahatlatmak için bir şeyler yapmam gerektiğini düşünüp boyama kitabı, kuru kalem, sulu boya, kalem kutusu gibi onların ilgisini çekecek hediyeler vermeye başladım. Verdiğim bu hediyeler minik ziyaretçilerimi çok mutlu ediyordu. Bu hediyelerin yanına hikaye kitapları, masallar da eklenince eczanemde okumaya meraklı bir kitle oluşmaya başladı. Küçüklerin boy hizasında onların görebileceği yerde masal kitabı, hikaye kitabını konumlandırdığım raf düzenledim zamanla. Rafım gün geçtikçe gelişiyor, kitapların sayısı ve çeşidi de artıyordu. Çok sevdiğim bir eğitimci yakınım ve oğlumun da teşvikleriyle zamanla kitapların olduğu bölüm giderek genişledi ve gelişti. Kitap fuarlarından tavsiye edilen okuma kitaplarını satın alarak da eczanemde artık bir kütüphane köşesi oluşturdum bir süre sonra. Eczaneme gelen minikler ve çocuklara bir kütüphane gibi emanet kitap veriyor, okudukları kitapları geri getirince de yenileriyle değiştiriyordum. Eczanemin kütüphane olarak belirlenen köşesindeki kitaplar zamanla her kesimden okuyucu ile buluşmaya başladı. Yetişkinlerin de okuyabileceği kitapları hem kendim satın alıp hem de evlerinde okumadıkları kitapları okuyucularımın getirmesiyle kitaplarımın sayısı ve yaş aralığı da gün geçtikçe artmaya başladı. Öncelik minikler ve çocuklarla başladığım bir etkinliğin zamanla yetişkinlere de hitap ediyor olması ile kütüphanem başlangıcın çok ötesine taşındı ister istemez. Eczanemde yıllar sonra farklı bir aktivitede bulunmam, okumaya desteğimle de tarifsiz bir mutluluk yaşıyordum artık.

Üç yıl önce Sunay Akın bir söyleşi için ilimize gelmişti. Eczacılık Fuarları ve etkinliklerinde de takip edip tanıştığım  Sunay Akın’ı şehrimizdeki etkinliği sonrası kuliste ziyaret edip eczanemdeki mini kütüphanemden bahsettiğimde ertesi gün eczaneme geleceğini söyledi. Eczacının hep toplumla iç içe olduğunu, onların aydınlanmasında eczacının büyük rolünün olduğunu, gittiği bir çok etkinlikte eczacıları övgüyle anlattığını söyledi bana Sunay Akın. Ertesi gün eczaneme geldiklerinde raflardaki kitaplarımla tek tek ilgilendi, kütüphane olarak işlev gören köşeme de bir isim vermem gerektiğini, antik çağda tarihi ‘’Teb’’ kentinde kitapların bulunduğu  bölümün üst kısmında ‘’Ruhun İlacı Kitap’’ yazısının olduğunu aktardı. İlacın olduğu bir yerde, eczanemde kitapların bulunduğu rafın üstünde de aynı ibarenin olmasıyla geçmişten günümüze çok anlamlı bir bağın kurulacağını söyledi. Sevgili Sunay Akın’ın eczaneme gelerek bana böyle farklı bir bakış açısı  kazandırmasıyla eczanemdeki kitapları daha kolay ulaşılabilecek bir konumda ve üstünde de ‘’Ruhun İlacı Kitap’’ yazan bir şekilde düzenlememle de artık kütüphanem çok daha anlam ve görünüm kazanmış oldu. Satın aldığım kitaplar ve okuyucuların da bağışlarıyla zenginleşen kütüphanem benim eczanemdeki geçirdiğim zamanın da daha keyifli olmasına sebep olmaya başladı. Elinde reçetesiyle gelen yetişkinler, yanlarında gelen çocukları kütüphane köşemi görünce ister istemez o bölüme yönelmeye, kitaplarla ilgili sorular sormaya başladılar. Sağlıklarıyla ilgili konular haricinde bir eczanede farklı bir aktivite ziyaretçilerimin ilgisini çekiyordu artık.     Bazı tavsiye kitaplardan sayı olarak fazlaca bulundurduğum için meraklı miniklere imzalı bir şekilde hediye olarak vermemle onların yüzündeki tebessüm, bir hediye almış olmanın mutluluğu bende de farklı bir haz oluşturuyordu. Yaklaşık iki yıl önce bu günlerde pandemi nedeniyle hem yakın temas hem de bulaş riski sebebiyle aldığımız diğer tedbirlerin yanında eczanemdeki kütüphanemin de faaliyetine üzülerek ara vermek durumunda kaldım. Okuyucularımın da anlayış gösterdiği bu arayı geçtiğimiz günlerde sonlandırarak eczanemdeki kütüphanemi kaldığı yerden faaliyete geçirme kararı aldım. Halen devam etmekte olan salgın nedeniyle hijyen kurallarına uyarak kitaplarımı okuyucularla buluşturabiliyorum. Eczanemdeki rutin işlerin ve diğer prosedürlerin telaşı ve sıkıcılığından bir nebze uzaklaşmama neden olan kütüphanem bana çok iyi geldi sevgili meslektaşlarım.

Mesaim dışında yaklaşık üç yıldır ayrıca Türk Sanat Müziği ile de ilgileniyorum. Değerli Erol Çifçi Hocamdan şan, diksiyon, nazariyat, solfej ve ileri nota dersleri alıyorum. Erol Çifçi Müzik Akademisi Türk Müziği Korosu üyesi olarak da çalışmalara devam ederek etkinlik ve konserlerde Türk Müziğimizi icra etmeye çalışıyorum.

Biz eczacılar aldığımız eğitim ve edindiğimiz bilgilerle yaşadığımız toplumun sağlığına ciddi katkılar koyuyoruz. Mesleğimiz gereği hepimiz de aslında birer sanatkarız.

Gerek sanatın farklı alanları gerekse farklı hobilerle uğraşılarımız gündelik işlerimiz haricinde geçirdiğimiz vakitler ile bizlere farklı hazlar yaşatıyor aslında. Aramızda farklı alanlarda uğraşı ve hobileri olan meslektaşlarımın duygu ve düşüncelerini paylaşabileceği, deneyimlerini yazabileceği bir imkanı sunması sebebiyle yönetim kurulu üyesi meslektaşlarıma ayrı ayrı teşekkür ederim. Bu ikincisi olan benim paylaşımımla da sizlere bir meslektaşınız olarak farklı bir deneyim ve uğraşımı paylaşma imkanım oldu. Yeni görüşler, yaşamlar, hobiler, güzelliklerin artarak süreceği ve paylaşılacağı temennisiyle…

                                                        Ecz. Mehmet AYDURAN